4.3.18

Sanal Alemin Gerçek Etkileri

 

Girizgâh

Sanırım bu gün duygusal bir günümdeyim. Bu sebepten insanlarla olan ilişkilerimden ve sanal alemin bu ilişkiler üzerine olan gerçek etkilerinden bahsetmek istiyorum... Bunu yaparken de alıntı felsefik sözlerle kendimi kurtarma cihetine girmeyeceğim... Özümüz Sözümüzle bir olsun ve kendime karşı taraflı davranmadan hakça bir şeyler neşretmeye çalışayım inşallah... Umarım kaş yapalım derken göz çıkarmayız...

İmreniyorum

İnsanlar! diye başlayan her cümlenin içerisinde, vefasızlık kelimesi geçecekmiş gibi bir beklenti içerisinde olurum... Birbiriyle iletişim ve etkileşim içerisinde olup uzun süre dostluklarını sürdürebilenlere imrenirim... İmrenirim çünkü etrafımızda imrenilecek sağlamlıkta yaşanan dostluklara pek rastlayamaz olduk...  Nazar etmiyorum aksine dostluklarının baki olması için dua ediyorum... Umarım dostluklarına halel getirecek tatsız olaylar yaşamazlar ve çevrelerindeki insanlara örnek olmaya devam ederler...  Çünkü günümüzde nesli tükenen en önemli değerlerden birisi de, uzun soluklu dostluklardır... Dosluk bir şans işidir ve insanın mutlaka hayatta bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda, adına tereddütsüz dost diyebileceği insanları olur...

Tanıştığıma memnun oldum mu?

Bir de yeni tanışlar vardır...  İyi tanımazsınız onları ama tanış olmanın verdiği  sorumlulukla daha fazla tanımak istersiniz... Ben küçük bir ilçede yaşıyorum. Genelde ev ve iş arasında mekik dokuyan birisiyim... İlçedeki tanıdıklarla ayak üstü hasbihal ederken sordukları; Nasılsın, iyi misin, neler yapıyorsun gibi sorulara klişe nevinden bir cevap hazırladım; " İyiyim sağolasın, hiç kimseye bir şey yapmıyorum, ıp ıraaat duruyorum, evden gidiyorum işe, işten geliyorum eve." Bu tekerleme gibi cevaptan sonra karşımdaki insanın yüzünde bir tebessüm oluşuyor ve mutlu bir şeklide veda ediyoruz birbirimize... Söylemek istediğim; Benim sosyal hayatım, yaşadığım çevredeki insanlarla nadiren ama tercihen daha çok sanal alemde geçiyor...  Sanal alemde de en fazla vakit ayırdığım mecra ise bu içeriği girdiğim kişisel bloğum ve benimle aynı faaliyet içerisinde olan blogdaşlarımın blogları oluyor... Doğallığına ve samimiyetine inandığım başarılı blogları takip edip etkileşim içerisinde olmak bir yere kadar iyi geliyor...


Sanal manal değil kardeşim


Hayatın içerisinde var olan tatsızlıklar, sanal alemde etkileşim içerisinde olduğumuz insanlarla da yaşanabiliyor... İstemesekte maalesef üzücü bir takım söylemler, hareketler ve hakaretler içerisinde bulabiliyoruz kendimizi... Ben kendimi her zaman sulhçu biri olarak görmüşümdür... Kavgalardan mümkün mertebe uzak durmaya çalışırım... Geri dönüşlerden anladığmı kadarıyla, çevremdeki insanlar da bu konuda benimle aynı fikirdeler... Bu söylem beni yakından tanımayan siz değerli okuyucularıma inandırıcı gelmeyecektir tabi olarak... :)... Saygı duyarım... Belki tartıştığım insanlar da benim gibi güzel hasletlerle tanımlıyor olabilir kendilerini... Buna da saygı duyarım... Mutlaka öyledirler... O zaman sorun nedir? Sorun, nacizane fikrimce sanal alemdeki tanışmalar daha yüzeysel gerçekleşiyor ve insanların kırılıp alınmasından daha az sakınıyoruz kendimizi...

Vicdanından Kaçamazsın

Amaan noolur ki? Lafımı sokarım, takibi bırakırım, bir daha da yüz göz olmam, önüme bakarım mantığında ilerliyor sanal alemdeki gerginliklerin seyri... Ancak insan her yerde insandır ve yüz yüze gelemeyecek bile olsak, aklı ve kalbi olan bir insanın, yaşanan tatsızlık karşısında üzülmemesi işten bile değildir... Günlük yaşama sirayet eder bu üzüntü... Kırılmış olmanın verdiği moralsizlik hali, hassaslığı oranında sürer... Bu dünya küçük ve aslında sanal da olsa ortak takip ettiğimiz bir bloğun yorum bölümünde ya da bir etkinlikte mutlaka bir araya geliyor ve yüz yüze bakıyormuşuz gibi hissedebiliyoruz... O yüzden sanal diyerek insanların içini kanatmanın bir manası yok... Üzmek, üzülmek duygusu gerçekte ne ise sanalda da o oranda etkiliyor insan olan insanı...

Herkes zor günler geçiriyor

Zaten herkesin zor günler geçirdiği bir dönemden geçiyoruz... o yüzden birbirimize daha fazla nezaket gösterip, hatalıysak özür dilememiz gerekiyor... Haklı bile olsak karşındakini anlamaya çalışmalı ve olayı tatlıya bağlamaya gayret etmeliyiz... " Haklı olma ihtiyacı sadece sıradan insanlara özgüdür." demiş Albert Camus... Hepimiz yazıp çizen ve yeri geldiğinde insan ilişkileri üzerine ahkam kesen insanlarız... Kabalığımızın saiki hiçbir zaman yaşımız olamaz... Genç de olsak yaşımızı başımızı almış da olsak insanları nasıl kıracağımızı biliriz... Önemli olan gönül yapmaktır... İnsan olmak, dost olmak arkadaş yada tanış olmak bunu gerektirir... O yüzden kırdığımız insanları anlamaya çalışarak, barışmak için koyduğunuz kriterleri yıkmak durumundayız... Hatalı olabiliriz ancak özür dilemeyi engelleyici boyutta sözler sarf edip barışın yollarına mayın döşememeliyiz... Yoksa vicdanınızın bizi tahkir edici baskısından kurtulamamız kolay olmayacaktır...

Bitti... Ne söylediğimi, ne anlatmak ve de ne yapmak istediğimi bilmediğim bir yazı oldu... Bir şeyler anlatabildim mi onu da bilmiyorum... Siz okuyanlar ne anladı acaba, bunu gerçekten merak ediyorum... :)... Sağlıcakla kalın...

kişisel blog,takip et
  1. Sanal dünya epey kirlendi.Bazen insanların bu kadar fütursuz eleştirilerine inanamıyorum.Klavye şövalyesi çok fazla.İnsanlar keşke içlerindeki canavarı çıkarmadan önce azıcık düşünse ve öyle yazsa...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biraz fazla kafaya takıyorurum galiba... Aşacağız inşallah... kıymetli yorumunuz için teşekkür ediyorum...

      Sil
  2. Cokta şaapmamak lazim diye bi sokak lafi vardir duymussunuzdur.Heh iste aynen oyle!😁Takilmayiniz🤗
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet duymuşluğum var... :) öneriniz ve yorumunuz için teşekkür ediyorum... Sevgiler selamlar bizden...

      Sil
  3. Merhaba...
    Paylasiminizi okuyunca epeyce kirildiginizi internetteki tanislarinizdan biriyle sevimsiz bir durum yasadiginizi anladim yada ona yordum diyelim
    Ortam sanal olabilir ama duygular gercek derim ben her zaman..sadece burada durumu şekillendiren şey kişilerin gercek hayattaki kişilikleri ve huylaridir.insanin bir yaratilistan olan ozellikleri varya hani kimimiz dogustan sakin kimimiz dogustan huysuz kimisi hep aksi kimisi hep alttan alan gibi huylara sahibiz.bazilarimiz gunluk hayatta cevresinde pekte deger goren sevilip sayilan kisiler olmayabiliyor.yillardir bu sanal denen ortamda gozlemledigim seyde sanki bu sanallik bu tarz kisiler için ozel olusturulmus zannederek yada oyle benimseyerek her hakki kendilerinde goren bir uslup ve tavirda davranip o sekilde kullaniyorlar bu mecralari.gunluk hayatinda sokakta gorseler selam verilmeyen "aman yaw bos ver su gereksiz herifi"diye milletin kose bucak bulasmamak icin kactigi kisiler gunluk hayatlarinda gosteremedikleri her turlu hoyratligi disa vurmaya cesaret bulamadiklarini iclerinde yigip biriktirdiklerini kimseye soylemeye cesaret edemeyecekleri cumleleri burada adeta kusuyorlar kaba tabirle.bir nevi iclerini bosaltma rahatlama yontemi gelistirmisler sanki...
    Galiba o tarz insanlar icin meditasyon gibi bir sey oluyor.
    Uzatmiyim kadin erkek o kadar cok varki hayata karsi iclerinde biriktirdikleri bir yigin nefreti olan kişi.bulduklari her firsatta sadece saldiriya odakli calisiyor beyinleri zira ona odaklamis kisi beynini.zaten kurmus sartlandirmis kendisini her sartta ve kosulda o hakli o bilir onun dogrulari hep dogrudur.dunya sadece onun cevresinde donuyordur empati yapamaz bir kimlige sahip o insanlar bu sebepten asla karsisindakinin konusma hakki savunma hakki aciklama yapma hakki yoktur..
    Yine cok uzattim demem o ki iyiki sanal alemdeler bir sekilde surekli gorusmek konusmak zorunda kalmiyoruzda bari ayda yilda bir karsilasiyoruz diye teselli bulabiliriz belki ;)

    Ya hergun dibimizde yanimizda yakinimizda olsalardi bu huylariyla bu negatif halleriyle cekilirmiydi bu hayat :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. "Biz, 'hayır' demeyi, 'işim var' demeyi, 'olmaz' demeyi beceremeyen insanlarız... Yorgunluğumuz bitmez bizim." demiş La Edri... Bir yerde bir sıkıntı varsa bu sıkındının benden kaynaklandığını kabul edebilirim... insan hayatta bir sürü sıkıntılarla karşılaşıyor... O yüzden gereğinden fazla kafaya takıp tepki verebiliyoruz... Bu yazıyı da bu çerçevede değerlendirmek gerekiyor... Hz. Mevlana; "Gönül almayı bilmeyene yürek emanet edilmez" demiş... Gönül almayı bilmek çok önemli... :)

      Kıymetli yorumunuz için çok teşekkür ediyorum... Sevgiyle kalın... :)

      Sil

♡ Yorumlarınıza en kısa sürede geri dönüş yapılır.
♡ Üyeliğiniz yoksa dahi anonim profili seçerek yorum yapabilirsiniz.

Whatsapp Button works on Mobile Device only

Yazmaya başlayın ve aramak için Enter tuşuna basın.